Sigaradan sararmış bıyıklarımız yok.
Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur.
Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattır.
Kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmiyor.
Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması ya da bir aracın bizi sollaması hiç birşey demek değildir.
İstediğimiz her yerde ve her koşulda ağlayabiliriz.
Bedensel hareketlerimiz vücudumuzdaki olası kasları belirginleştirecek diye bir zorunluluğumuz yok...
Vücudumuzda kas olacak diye bir zorunluluğumuz da yok hatta..
Kas gücü gerektirecek işleri zevkle yapacak birileri her zaman vardır
Düğme, sökük vs. dikmek özel bir beceri gerektirmiyor.
Dünya yerle bir olsa önce kadınlar ve çocuklar!
Aşık oluyoruz... korkmadan.
Biraz göbek sevimli mi durur? ... hadi ordan!! siz hiç kalçalarımdaki yağlar beni çekici gösteriyor diyen bir kadın ya da yağlar beni çekici gösteriyor diyen bir kadın gördünüz mü? Asla dış görünüşümüzle ilgili yalan telkinlerle kendimizi kandırmaya çalışmayız
Sünnet olmuyoruz...
Meslek grubunda "ev kadını" diye kebap bir şeçenek var...
Birinden hoşlansak da "ilk adım atma kabusu"ndan muafız...
Evet, gelinlik 200.- $, smokin ise 100.-$.. ve her ikisini de sevgili damat ödüyor...
"Çirkin" kadın yoktur.
Kısa boy mu? E topuklu ayakkabılar ne güne duruyor ki?
Yaşımız ne olursa olsun bir uçan balon taşıyabilir, pamuk helva ve elma şekeri de yiyebiliriz
Her sabah traş olmak zorunda değiliz.
Genellikle istediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir....
Bazen istemediğimizi söyleyerek de alırız.
Blue-jean'lerimizin muhtelif kısımları diğer taraflarına göre dengesiz biçimde durmaz-beyazlamaz... ya da sararmaz...
"Hadi amcalara göster.." şeklinde rezil bir çocukluk anımız da hiç olmayacak
Uçan tekmelerle birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz
Fiziksel güç iddiamız yok ama, grip olunca da ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi iptal olmuyoruz...
Silah... hiç iki kızın silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mü?
Az bildiğimiz bir şeyi çok anlatabiliriz.
Birbirimize, beklenmedik yıkıcı sonuçlar doğurabilecek, eşek şakaları yapma adetimiz yoktur
Canımızın çektiği yemeği pişirir, herkese yedirebiliriz.
Kerizi parasından ayırmada Allah vergisi bir yeteneğimiz vardır.
Sigaramızı yakacak birileri hep vardır...
Evde bozulan bir aleti, onarmaya çalışıp bir daha kullanılmayacak hale getirmek yerine tamirci çağırmak rasyonalitesine sahibiz.
Tükürmeyiz...
Giysilerimizden o gün öğle yemeğinde ne yediğimiz anlaşılmaz.
Harika alyansımız asla kılların arasında kaybolmaz.
Estetik sanatların %90'ı kadından esinlenmiştir.
"Erkek sözü" gibi ikna etmeye yönelik sıfatlar yaratmadık hiç... Yoksa verilen sözlerin tutulmaması gibi bir sorun mu var?
Övgü ve komplimanlar sadece ruhumuzu okşar geçer, ikna etmeye yetmez... ya gururu okşanan bir erkek neyi reddeder ki?
Çapkınlıklarımızın ardından giysilerimizde, biz istemedikçe (mesela Monica L. istemişti!), deliller (ruj lekesi, sarı saç teli vs. bulunması ihtimali yok...)
En sevmediğimiz insanlara bile, öyle gerekiyorsa eğer, yeterince dayanabiliriz.
"Anneme gidiyorum" diyerek kapıyı çarpmak bize yakışan bir ayrıcalık
Saçımızı boyayabiliriz... 20 yaşında bile...
Çığlık atabiliyoruz... sevinince, üzülünce, korkunca...
Aradığımız adresi, kaybolmadan önce sormayı düşünebiliyoruz...
Uzağa işeme, uzağa tükürme, yüksek sesle geğirme vb. Karizma krikolarımız yok....
Askere gitmiyoruz..
Annelik duygusu... apayrıdır...
Sevgilimize, ağabey ya da babamıza ait gömlek, kazak, mont, T-shirt'leri giyebiliyoruz.
Bale, dans, ritmik jimnastik, buz pateni vb. uğraşlar edinmemiz cinsel tercihimiz hakkında tartışma yaratmaz....
Hayatımızın hiçbir döneminde kravat takmak zorunda değiliz...
Mücevherler bizim...
Yağmurda şemsiyesiz kalmayız...
Belli dönemlerimiz, cinayet bile işlesek hafifletici neden kabul edilir.
"Boşanmak istersek" tek celsede boşanırız.
"Boşanmak istemezsek" zengin bir dul oluruz.
Bir gün önce çıkardığımız çoraplarımızı evin altı üstüne gelmeden, üstelik de kimselere sormadan bulabiliyoruz.
Kol saatimizin aynı zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olması gerekmiyor.
Playboy Late Night, kırmızı nokta, Tuttı Frutti vb. yüzünden uykusuz geceler geçirmiyoruz.
Özel günleri parmağımıza kırmızı iplik bağlamadan da hatırlayabiliyoruz...
"Kaaaave.."ye gitmiyoruz.
Trafik polisinin alkol vs. çevirmelerinden muafız...
İstemezsek hesap ödemeyebiliriz.
Yürürken ceplerimizden bozuk para, anahtar, çakmak vs. sesleri gelmez...
Gece eve bırakılırız...
Bulaşık makinesi karmaşık bir dünyadır mekanizma değildir...
Geceyarısı yataktan sıvışıp, buzdolabının ışığında zeytinyağlı dolma, börek ve "hain köfte" yemiyoruz...
Kel olmuyoruz...
Toplu taşıma araçlarında nadiren ayakta kalırız.
Futbol mu? Bizim tuttuğumuz takım genelde kaybetmez...
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır...
Berberde kimse yüzümüzü kolonya ile ovuşturarak gözlerimizi yuvalarından çıkartmıyor
Bizim berberlerin koltuğunda üzerimize yaslanılması ya da üzerimize abanılmasıda da gerekmiyor...
Para cüzdanımız bir süre sonra kavisli yuvarlak hatlı bir şekil almıyor
Pantolon almaya çıkıp eve uçak maketi, uzaktan kumandalı araba, mini langırt masası vb. emtia ile dönmüyoruz.
Eh... bir de Brad Pitt hak ettik artık